Ciltle Buluşan Hafiflik ve Koruma
Palm yağlı sabun ciltle buluştuğunda, önce yoğun ama narin köpüğüyle şaşırtır. Ardından bıraktığı hissiyatla etkiler: gerilmeyen, yumuşak ama temiz bir cilt.
- Nazikçe temizler, özellikle karma ve yağlı ciltlerde aşırı sebumu dengelemeye yardımcı olabilir.
- Yüzeyde koruyucu bir yumuşaklık hissi bırakır.
- Köpüğü bol, yıkaması kolaydır— banyoda zamanla yarışan annelerin de favorisidir.
Luxury & Natural palm yağlı sabunları, saf palm yağı ve hint yağı gibi taşıyıcı yağlarla zenginleştirilerek üretilir. Üretiminde RSPO sertifikalı sürdürülebilir palm yağı kullanılır — yani çevreye duyarlı, doğaya saygılı.
Palm Yağının Derinliği Nereden Geliyor?
Palm yağı, içerdiği doğal E vitamini (tokotrienol formu), karoten ve oleik asit sayesinde sadece köpürmekle kalmaz, ciltle kimyasal değil biyolojik bir bağ kurar.
- Karotenler ile cilde ışıltı katmaya yardımcı olur.
- Doymuş ve doymamış yağ asidi dengesi, ciltte koruyucu bir bariyer sağlar.
- Sabunlaştırıldığında cildi sertleştirmez, yumuşaklık verir.
Saçta Etkisi: Temiz, Hafif ve Kolay Durulanan
Palm yağlı sabun saçta ağırlık yapmadan temizleme hissi sunar.
- Karma ve yağlı saç tiplerinde köpük fazlası sayesinde saç derisi fazla yağı arındırır.
- Saçın doğal parlaklığını baskılamadan bırakır.
- Saç derisinde daha az gerginlik ve kuruluk hissi sağlar
Köpüğün Kültürü: Sabunla Gelen Huzur
Anadolu’nun sabun geleneklerinde, palm yağı sessiz bir oyuncudur.
Gür köpüğüyle çocukların sevdiği, kolay durulanan yapısıyla annelerin tercih ettiği, dayanıklılığıyla sabun ustalarının vazgeçemediği bir içerik. Luxury & Natural palm yağlı sabunları, bu geleneği bilinçli tüketiciyle buluşturur. Sadece güzel sabun değil, iyi sabun üretir. Her kalıp, sade ama etkili bir temizlik vadeder.
Kaynaklar
Ogunniyi, D. S. (2006). Castor oil: A vital industrial raw material. Bioresource Technology, 97(9), 1086–1091. https://doi.org/10.1016/j.biortech.2005.03.028 Himi, T., Sato, M., & Saito, M. (2003). Tocotrienol-rich fraction (TRF) suppresses oxidative damage in skin. Free Radical Research, 37(7), 805–812.